Hakkımda

Fotoğrafım
Gezmeyi, fotoğraf çekmeyi bir de yazı yazmayı seviyorum... Deniz ve Can'ın tam zamanlı annesi olarak bebek ve çocuk gelişimi, ekonomik alışveriş tüyoları, kaliteli bebek kıyafetleri gibi çocuklu yaşama dair ne varsa okuyup, araştırıyor, bunları diğer anne adaylarıyla paylaşmayı seviyorum. Kurumsal hayatı geride bırakılmış eski bir Kurumsal Iletişim Müdürü ve editör olarak bu alandaki deneyimlerimi pbailetisim isimli bloğumda, bebek için alışveriş yaparken iyi bir rehber gibi kullanabileceğiniz denenmiş ürün yorumlarını bebek için alışveriş isimli bloğumda bulabilirsiniz...

29 Ağustos 2010 Pazar

Article Marketing İle Basın Bülteni Arasındaki Farklar...

Halkla İlişkiler dünyasında basın bülteni önemli bir yer taşır. Kurumun göz önünde olması, markaların konuşulur olması önemlidir. İnternet kullanımının artmasıyla birlikte basın bültenleri online dünyada da kendilerine yer bulmuştur. Ancak söz konusu internet olduğunda basın bülteninden daha etkili bir yöntem karşımıza çıkar: "Article Marketing"

Article Marketing Nedir?
Kişi ve kurumların faaliyet alanlarına giren konularda kısa ve bilgilendirici makaleler yoluyla yaptıkları pazarlama biçimine "Article Marketing" denir. Okuyucuya fayda sağladığı için yayıncılık değeri olan bu tür makalelerin internet üzerinde çeşitli mecralarda yer almasına imkan verilir. Böylece yazar birçok kaynaktan potansiyel müşterilerine ulaşmış olacaktır.

Bu tip makalelerin her birinin sonunda yazarın kendi işine bağlantılar veren künye bileşeni (Resource Box) bulunur. Bu bölümde yazar kendi işine ait iletişim bilgilerine veya web sitesine yer vererek reklamını yapar. Bu şekilde birçok kaynakta yayınlanan makaleler aracılığıyla işletmenin pazarlama gücünü de arttırmış olur.

Özetlemek gerekirse yazarın yazdığı makale "Ne Verdiği",
Künye bileşeni ise "Ne Aldığı" dır.

Article Marketing ve Basın Bülteni Arasındaki Fark Nedir?

Basın Bültenleri;

* Firma, firmanın faaliyetleri veya ürün hakkındadır.
* Haber niteliği taşır.


Örnek Basın Bülteni Başlığı:
- ABC Turizm 16. Şubesini Paris'te Açtı -
Bu basın bülteni 16. şubesini Paris'te açan ABC Turizm firması hakkında olacaktır.

Article Marketing Makaleleri;

* Firma ve ürün tanıtımlarına yer verilmez.
* Belirli bir konuda bilgilendiricidir. Tavsiye ve öneri niteliği taşır.


Örnek Makale Başlığı
- Paris'te Mutlaka Görmeniz Gereken Yerler -
Bu makale Paris'e gidecek olanları hedefler. Görülmesi gereken yerler hakkında tavsiyeler içerecektir.

SONUÇ OLARAK: ABC Turizm yazdığı bu makalenin künyesinde turlar hakkında detaylı bilgi almak isteyen okuyucularını kendi ofisine veya web sitesine yönlendirecektir.

Article Marketing İnternette Pazarlama Söz Konusu Olduğunda Basın Bültenlerinden Daha Etkilidir

İnternet üzerinde kullanıcıların %90'ı arama motorlarından bilgiye ulaşırlar. Yukarıdaki örneği göz önüne alacak olursak; hiç kimse ABC Turizm Firmasının şubesini nerede açtığını merak ederek araştırma yapmaz. Ama Paris'e gidecek olanlar "Paris'te görülecek yerler" temalı araştırmalar yapar. Bu noktada hazırlanan makale potansiyel müşteri çekecektir. Makalenin künyesi ise yazarın iş koluna bağlantılar içereceğinden işlemenin pazarlama gücü artmış olur.

Dolayısıyla kendi işinizi desteklemek üzere basın bülteni yerine bilgilendirici makaleler yoluyla pazarlama yapmak internet üzerinde daha akılcı ve etkili bir yoldur. Article Marketing ile ilgili daha fazla makaleye ulaşmak için lütfen tıklayın.

Gökhan Özbal
26.05.2010
www.makalemarketi.com

Yazar Hakkında: Gökhan Özbal, Türkiye'de uygulanmış ilk Article Marketing Projesi olan "Makale Marketi"nde Editör ve Arama Motoru Optimizatörü olarak çalışmaktadır. Eğer siz de işiniz ile alakalı potansiyel hedeflerinize ulaşmak ve web sitenizin trafiğini arttırmak istiyorsanız Makale Marketi Sistemi'ne Şimdi Kaydolun!

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Tanıtım ve Satış Odaklı Geliştirdiğiniz E-posta Listenizle İyi İletişim Kurmanın Sırları…

Satış ve tanıtım faaliyetlerinizi desteklemeye yönelik pazarlama sistemlerinden E-mail Marketing yapmaya karar verdiğinizde, dikkat etmeniz gereken bir dizi detay olacaktır. Daha önceki makalelerimde, başarılı e-posta listesi edinmenin yollarını aktarmıştım. Şimdi e-posta listenizle kurmanız gereken iletişim ile ilgili ipuçlarını sizinle paylaşacağım…

E-posta diğer bir deyişle E-mail listenizi hazırladınız. Bu liste, sizin hedef kitleniz olan kişilerden oluşuyor. Peki, aranızdaki iletişim ne denli kuvvetli, listeniz sizi ne kadar destekleyici? Kişisel e-posta listeniz, sizin gönderimleriniz oranında sizleri destekler. E postalarınızı, e-bültenlerinizi hazırlarken güçlü ve gerekli bilgiler aktardığınızdan emin olmalısınız. Sıradan, alışılageldik ya da bilinen bilgilerle bezeli, pazarlama ve satış odaklı cümlelerle sınırlı, sürekli “al beni” diye bağıran e-postalar hazırlamaktan uzak durmalısınız.

E mail listenizi oluşturan destekçileriniz, her zaman için sizden iyi içerik ve bilgi akışı bekler aksi halde listenizi desteklemekten vazgeçerler. Gönderdiğimiz maillerin okunmadan çöp kutusuna atılmasını hiç birimiz istemeyiz. Destekçileriniz aynı zamanda kalite arayışında olacaklardır. Eğer e-bültenleriniz ya da mailleriniz; gramer hataları ile dolu, kalabalık, özensiz ve bilgi yönünden de yetersiz olursa o zaman destekçileriniz diğer bir deyişle hedef kitleniz sizin tarafınızdan iletilmiş e-mailleri okumak istemeyecektir.

Gönderimlerinizi hazırlarken titizlik içinde olmalı, bilgi aktarımını ciddiye almalısınız. Örneğin, hayat sigortası pazarlamak isteyen bir banka olduğunuzu düşünelim. Burada hedef kitlenize neden bir hayat sigortası edinilmesi gerektiğiniz aktaran bilgiler ile pazarlama kampanyanızı şekillendirirseniz, otomatik olarak bunu gerçekleştirmeyen firmalardan ayrı bir platforma oturursunuz. Alışılageldik faiz hesapları, indirim ve geri dönüşler sizi rakiplerinizden bir nebze olsun ayırır. Oysaki telaffuz edilen söylemlerin tamamında kullanılan cümleler, birbiri ile eşdeğer pazarlama araçlarıdır. Hedef kitleniz aynı klişe cümlelerden zaten yorulmuş hatta sıkılmıştır. Her geçen gün bir diğerini tekrarlayan satış içerikli e-postalarla doldurulan mail boxlar içinde, sizinkinin de okunmadan silinmemesi için, içerik zenginliği dikkate alınmalıdır.

Peki, Ne Yapmalısınız?
1- Hizmet alanınız içinde deneyimli yani uzman olan sizsiniz. Bu nedenle maillerinizi deneyimlerinizden hareketle akılcı hazırlamalısınız. Alanınıza ilişkin, potansiyel alıcı alışkanlıklarını, hedef kitlenizin sorularını ve sorunlarını sizden daha iyi tanıyan kimse olamaz. Tarafınızca gönderilen epostaları okunulur kılan da budur. Uzmanlığınızı konuşturun!
2- Bilgece değil dostça yazın. Okurunuzla, bir ekran mesafesinde değil de bir fincan kahve eşliğinde sohbet ediyormuşsunuz gibi, rahat bir anlatım dilini benimseyin. Okurun sizinle karşılıklı bu konuyu tartışıyormuş rahatlığında yazdıklarınızı okuyabilmesi gereklidir. Sorularını önceden siz zaten biliyorsunuz, e postanız bu soruları yanıtlar nitelikte olsun. Seçtiğiniz dil aşırı resmi ya da aşırı samimi asla olmamalıdır, kolay okunabilir ve rahatlatıcı sohbet tadında bir anlatım benimsenmelidir.
3. Her an bir şey pazarlamaya ya da satmaya çalışmayın. Gerekli bilgi ve içeriklerle hazırlanmış e-bültenler hazırlayın ve hemen altına sade bir şekilde linkinizi iliştirin. Unutmayın, hedef kitlenize her gün, ürününüzü pazarlayamazsınız. Bırakın sizden gelen bilgileri ve e postaları keyifle okusunlar.
4- Yeterli sayıda e-mail gönderdiğinizden emin olun. Ne fazla ne de az… Müşterilerinizi henüz tanımaya başladığınız dönemlerde ki bu müşterilerinizin de sizi tanıma evresidir, bu süre, tarafınızca hazırlanmış epostalara duyulan ilgi ve merak seviyesinin en yüksek olduğu dönemdir. Bu süreyi iyi değerlendirin ve haftada 3-5 sever eposta gönderin. Bu iletişimin kurulması ile birlikte hedef kitleniz sizi gönderimlerinizin yapıldığı isim ya da eposta adresi ile tanımaya başlayacaklardır. Bu iletişimin ardından gönderim adetlerinizi azaltabilirsiniz. Aklınızda bulunması gereken, gönderimlerinizin satış değil bilgi odaklı hazırlanmasıdır. Eğer her gün satış mailleri gönderirseniz, mail listenizden çıkmak istediklerine dair size talepte bulunacaklardır.
5- Hazırladığınız epostaları göndermeden evvel, kendi kendinize bir kez daha okuyun ve kendinize eğer bu epostayı alan siz olsaydınız ne yapardınız sorusunu sorun. Bu gönderimi okur muydunuz? Okumadan siler miydiniz? Ya da e-mail listesinden adresinizin çıkarılmasını mı talep ederdiniz?
6- Okurunuzun da bir insan olduğunu, bir email kutusu olmadığını asla unutmayın. Empati ile kişisel düşünerek yaklaşın. Saygılı olun. Altın kuralın “kendinize nasıl davranılmasını istiyorsanız karşınızdakine öyle davranın” olduğunu her zaman hatırlayın. İnanın işe yarıyor… İnternette Pazarlama ile ilgili daha fazla makaleye ulaşmak için lütfen tıklayın.

P. Bahar Özbal
24.08.2010
www.makalemarketi.com

Article Marketing Sisteminin İşinize Faydası...

Makale Pazarlama kişisel bilgi ve tecrübelerinizi, mesleki birikimlerinizi okuyucuya fayda sağlayacak bir biçimde kaleme alarak işinizin veya bağlı olduğunuz firmanın pazarlama gücünü arttırmaya yönelik bir uygulamadır.

Bu uygulama kapsamında;
Yazar içerik oluşturur. Oluşturduğu içeriğe iletişim bilgilerini ekler veya kendi web sitesine yönlendirmeler yapar. Daha sonra makale sitelerinde yayınlanmasını sağlar. Çünkü içerik arayan diğer web site yayıncıları makale sitelerini kaynak olarak kullanırlar (Makale siteleri yazar ve yayıncı arasında bir köprü gibidir). Yayıncılar değerli buldukları içeriği alıp yayınlar. Böylece yazar bağlı olduğu firmaya (web sitesine) birçok kanaldan ziyaretçi akışı sağlamış olur.

Günümüzde bu pazarlama biçimini kullanan birçok yazar ve web sitesi sahibi vardır. En çok kullanılan global tanımı “Article Marketing” olan bu uygulama ile yazarlar onlarca, yüzlerce hatta binlerce makale yazarak makale sitelerinde yayınlanmasını sağlar ve sürekli artan yeni ziyaretçiler kazanırlar.

Makaleler içerik olarak zengin ve okuyucuya fayda sağlayacak biçimde hazırlanmalıdır. Bu şekilde hazırlanan makaleler ile yazarın ve ait olduğu firmanın pazardaki değeri, prestiji ve saygınlığını güçlendirilmiş olurken yeni müşterilerin katılmasına da katkıda bulunulur.

Makalelerin internette bulunabilirliğini ve erişimini güçlendirmek için arama motoru optimizasyonu tekniklerinden de yararlanılabilir. Bu şekilde makalenin arama motoru sonuç sıralamasında ön plana çıkması sağlanır.

Okuyucu makale içerisinde reklam veya tanıtım değil, öncelikle kendisine fayda sağlayacak bilgiyi bulmayı umar. Bu yüzden hazırlayacağınız makale okuyucu için faydalı bilgiler içermelidir. Yani kısaca önce vermelisiniz, sonra almayı ümit etmelisiniz. İçerik itibariyle zengin ve değerli makaleler yoluyla prestijiniz ve saygınlığınız güçlendirilmiş olur, bu da yeni müşteriler kazanmanıza katkıda bulunur.

Yazarlar açısından bakıldığında;
İletişim bilgileri ve kendi web sitelerine yaptıkları yönlendirmeler ile hazırladıkları içerikleri makale siteleri üzerinden birçok sitede yayınlanmasını sağlayarak kendi web sitelerine gittikçe artan bir trafik oluştururlar.

Yayıncılar açısından bakıldığında;

Özgün ve ücretsiz içerikler sağlayabilirler.

Okuyucular açısından bakıldığında;
Aradıkları konu ile ilgili kontrol edilmiş ve süzülmüş nitelikli uzman bilgiye ulaşabilirler. (Kontrolü makale sitesi editörleri yapar. Uygun bulmadıkları makaleyi yayınlamazlar) İnternette Pazarlama ile ilgili daha fazla makaleye ulaşmak için lütfen tıklayın.

Gökhan Özbal
02.09.2009
www.makalemarketi.com

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Article Marketing İle Web Sitenize Trafik Sağlayın

Web sitenizin başarısı, sitenizin çektiği trafiğe bağlıdır. Satış stratejiniz dört dörtlük, site tasarımınız kusursuz, sattığınız ürün ya da hizmet ne denli mükemmel olursa olsun, trafiğiniz olmaksızın bunların hiçbir anlamı yoktur. Eğer trafiğiniz yoksa bu da sizin varlığınızın bilinmemesi demektir. Ve varlığınız bilinmiyorsa kimse sizin satışını yaptığınız ürünü almayacak, kimse sizin sunduğunuz hizmetten haberdar olmayacaktır.

Trafik çekmek kadar çekilen trafiğin kalitesi de çok önemlidir. Garantili trafik, çıkış trafiği, pop-up ya da pop-under trafik genellikle geri dönüşü düşük trafik sağlayıcılardır. Elbette iyi yönetildiklerinde bu kanallar da iyi geri dönüş sağlayabilir ama yine de satış yapabilmek için bazı farklı kanallarla desteklenmesi gerekir.

Global internet dünyasında kabul görmüş en etkili yöntemlerin başında makale yazarak hayata geçirilen “article marketing” yani makale pazarlama yöntemi gelir. Kaliteli trafik diye tanımladığımız doğrudan hedef kitlenizce sağlanmış olan trafik ancak makale yazarak ve bunu iyi makale dizinlerinde yayınlayarak sağlanır. Article Marketing yöntemi sadece makalenizi gönderdiğiniz makale dizinince değil aynı zamanda kaliteli ve özgün içerik arayışındaki webmasterların da ilgi gösterdiği bir konudur. Siz, sizi hedef kitlenizle buluşturacak makaleler kaleme alırken içerik arayışındaki webmasterlar da sizin yazmış olduğunuz makaleleri, tüm gerekli alt linkleri ile birlikte kopyalayarak sitelerinde yayına sokarlar. Böylece birçok yerden sitenize trafik akışı sağlamanız söz konusu olur. Article Marketing yönteminde konunuz ile ilgili bilginin özgün olması, bir yerlerden kopya edilmiş olmaması işte bu nedenle önemlidir.

Article Marketing yönteminde, yazdığınız makaleler sizi doğrudan hedef kitlenizle buluşturur. Satışını gerçekleştirdiğiniz ürün ya da hizmete ilişkin yazdığınız makaleyi okuyan potansiyel alıcı, künye alanında yer verilen bilgileriniz ya da linkleriniz üzerinden size ulaşmayı seçer. Neden mi? Aranılan, araştırılan konudaki bilgiyi aktaran, konuya ilişkin merak edilen soruların yanıtını sormadan veren, adeta bir rehber gibi doğru yönlendirme yapan kişiler güven uyandırır. Bu noktada uzmanlığınız sizin referansınız olur.

Eğer doğru yapılırsa, bu pazarlama yöntemi kaliteli trafik çekmek için en etkili yöntemdir!

Peki, Nasıl Yapacaksınız?
1. Öncelikle alanınızla ilgili ilgi çekebilecek başlıkları belirleyin. Örneğin; seyahat düzenleyen, tur satan bir web sitesi sahibi ya da firmasını ele alalım. Yurtiçi-Yurtdışı tur organizasyonu satışı yapmaktasınız. Alan rekabetiniz yüksek. İnternette pazarlamanın tek yolunun PPC reklam ile yapılacağına inanıyorsunuz. Ve alışılageldik sloganlarla rakiplerinizin arasından sıyrılmak amacı ile sürekli artış gösteren bir bedel ile mücadele ediyorsunuz. Hizmet verdiğiniz alan geniş dahi olsa belirleyeceğiniz konu başlıkları oldukça spesifik hale getirilebilir. Nasıl mı? Satışını gerçekleştirdiğiniz tur ile ilişkili ülke hakkında bilgi aktaran makaleler hazırlayabilirsiniz ya da ilk defa yurt dışına çıkacaklar için altın değerinde ipuçları hazırlayabilir veya tur şirketi seçerken nelere dikkat edilmesi gerektiğini kaleme alabilirsiniz… Başlık önerilerini çoğaltmak mümkün ancak burada önemli olan sizin hedef kitlenize neyi satmak istediğinizdir.
2. Yazacağınız makale hem bilgilendirici hem de kolay okunabilir olmalıdır. Online ortamda bilgim çalınacak korkusu ile bilginizi aktarmaktan ya da sınırlı bilgi vermekten çekinmemeniz gerekir. Yapmanız gereken hedef kitlenizi bilmedikleri bir konuyla ilgili bilgilendirmektir. Hedef kitlenizi satışını gerçekleştirdiğiniz konuya ilişkin eğitmelisiniz. Çünkü para yatırımının söz konusu olduğu her yerde, bilgi aktarımının önemi devreye girer. Makale yazmak da bilgi ve deneyiminizi hedef kitlenize gösterebilmenin tek yoludur.
3. Article Marketing sistemi ile pazarlama yapacakların dikkat etmesi gereken en önemli konuların başında, yazdıkları makaleyi son haline getirdikten sonra kontrol amaçlı tekrar okumaları gerektiğidir. Makalenizi okuyun ya da birinden sizin adınıza okumasını rica edin. Bu yapılması zorunlu adımlardandır, çünkü eğer makaleniz yazım ve gramer hataları ile dolu ise makale dizini editörlerince ya reddedilecek ya da yayınlandığı takdirde okuyucu sizin bilginizi bununla sınayacak demektir.
4. Article Marketing sisteminde dikkat etmeniz gereken olmazsa olmazlardan bir diğeri de “künye”, “bilgi”, “yazar hakkında” gibi farklı isimlerle de adlandırılan makalenin son paragrafında kendiniz ile ilgili okura bilgi aktarımınızdır. Bu alanda, uzmanlığınız ile ilgili okura kendinizi 2-3 cümle ile anlatmalı ardından da size ulaşmalarını sağlayacak web sitenizin adresinize link vermelisiniz.
5. Faaliyet konunuzla ilgili yazabileceğiniz kadar çok makale yazın. Özellikle Türkiye’de bu alan henüz emekleme evresinde olduğundan rakipleriniz arasından sıyrılmanın en etkili yolu, Article Marketing sistemini benimseyerek hareket etmek, bu sistemin ilk kullanıcılarından olmaktır.

Makale yazmaya ve yazdığınız makaleleri, makale dizinlerinde yayınlamaya başladığınız ilk andan itibaren site trafiğinizin hareketlenmeye başladığını göreceksiniz. Bu yepyeni sistemi pazarlama stratejinizin ilk sırasına yerleştirmenizi öneririm. Article Marketing ile ilgili daha fazla makaleye ulaşmak için lütfen tıklayın.

P. Bahar Özbal
13.07.2010
www.makalemarketi.com

Web Sitenizin Trafiğini Arttırmaya Yönelik 4/4'lük Öneriler

Web sitenizi tasarladınız ve yayına açtınız; muhteşem bir ürün geliştirdiniz ya da hali hazırda olan muhteşem bir ürünün pazarlamasını üstlendiniz, dört dörtlük bir satış sayfası da hazırladınız, tüm linkleriniz çalışıyor, kısacası her şey mükemmel. Ama hiç satış yapamıyorsunuz! Neden? Çünkü hiç kimse sizin orada olduğunuzu bilmiyor.


Peki, ne yapmalısınız?
Yapmanız gereken trafik çekmek. Bu da demek oluyor ki online ziyaretçilere sahip olmalısınız.

Trafik yaratmanın pek çok yolu, bu yolları destekleyen yazılımlar ve kanallar vardır. Ancak bu kanalların her biri karlılığınızı arttırmaya yönelik doğru şekilde yönetilmelidir. Örneğin; eğer trafik yaratan uygulama satın alıyorsanız dikkat etmeniz gereken gelen trafiğin sizin hedef kitlenizce sağlanıyor olmasıdır. Tıklama başına 3 TL ödenen bir reklam anlaşması yaptığınızı ve hizmet ya da ürün satış bedelinizin de 99 TL olduğunu varsayalım. Bu durumda 33 online ziyaretçinin sizin tarafınızdan ödenen 3 TL karşılığı sitenize ulaşması söz konusu. Diğer bir deyişle harcadığınız reklam bütçesini ürün başına size geri kazandırması muhtemel 33 online ziyaretçi sitenize giriş yapacak. Peki, bu 33 kişinin 33’ü de sizin aradığınız potansiyel hedef kitlesi mi? Eğer ayırdığınız reklam bütçesinden iyi oranda bir geri dönüş elde etmek istiyorsanız ürün satış rakamınız başına geri dönüş yapacak 33 kişinin en az %3’ünün potansiyel alıcı olması gereklidir ki bu çabanız size karlılık getirsin. Bu oldukça pahallı bir yöntem… O zaman sitenize trafik çekmek için reklam anlaşmasını daha doğru kriteler üzerinden gerçekleştirmeli ve diğer pazarlama sistemleri ile de bu çalışmanızı desteklemelisiniz. Nasıl mı?


Trafik Sağlamayı Destekleyen Uygulamalar:

Dolaylı Trafik - E-mail MarketingKaliteli trafik akışı sağlamak istiyorsanız ve çalışmalarınız doğrudan hedef kitlenize duyurmak istiyorsanız dolaylı trafik ve email marketing yöntemini benimseyebilirsiniz. Yönlendirilmiş dolaylı trafik, bir başka sitenin ziyaretçilerinin (teknik olarak back-link alımı olarak da tanımlanabilir) ya da gönderdiğiniz e-mail ile size yani sayfanıza geri dönüşü demektir. Bu aynı zamanda kaleme aldığınız bir makaleyi okuyan ziyaretçileri de kapsayan sistemdir. Yani Article Marketing de bir dolaylı trafik sağlayıcıdır.

Web sitesi için kaliteli içerikBir diğer kaliteli trafik, arama motorları ile gelen trafiktir. Örneğin, arama yapılan konuya ilişkin web siteniz arama motorlarında ilk 10-20 sonuç içinde listeleniyorsa o zaman hedef kitlenizle doğrudan buluşma şansı elde edersiniz. Arama motorlarında, arama yapılan anahtar kelimeye ilişkin sonuçlar iki alanda listelenir. Bunlardan biri organik sonuçlar olan web sitenizin içeriği sayesinde kazanılan geri dönüşüm diğeri de bedelli bir yöntem olan reklam sonuçları. Kaliteli ve güncel içerik sizi organik sonuçlar içinde bulunabilir kılacaktır.

PPC (Pay Per Click)
Bir diğer kaliteli trafik sağlama yolu da PPC yani tıklama başına ödeme metodu ile sağlanan trafiktir. Bu metot, sitenizle alakalı arama yapan kişiler ile sitenizi buluşturur. Bu trafik, reklam sonuçlarının trafiğidir. (google arama sonuçlarında üstte ve sağda sponsorlar adı altında listelenen bölüm) Not: PPC yatırımı yapmanız size organik sonuçlar içinde ayrıcalık tanımaz.

Makale Yazımı - Article Marketing
Ücretsiz olarak trafik sağlamanın en emin ve kesin yolu ise, uzmanı olduğunuz, hizmet verdiğiniz konuya ilişkin kaleme alınan makalelerle gerçekleşir. Makale dizin servisleri, gerekli alt yapılarını arama motorlarında üst sıralarda konumlanmak üzere geliştirmişlerdir. Bu nedenle ekstra bir efor sarf etmeden konunuz ile ilişkili kaliteli ve doğru içerikleri, reklam, tanıtım mantığından uzak bir dilde, hedef kitlenizin merak ya da sorularına cevap verecek nitelikte yazarak bu servisler aracılığı ile yayınlatabilirsiniz. Makalenin altında hazırladığınız künyeniz aracılığı ile de hedef kitlenizin size ulaşmasını sağlayabilirsiniz. Ülkemizde bu sistemin yeni yeni kullanımına başlaması ile birlikte makale yazım hizmeti alanı da gelişmeye başladı. Dilerseniz bu konu ile ilgili destek/hizmet de alarak “article marketing” yapmaya hemen başlayabilirsiniz. Web Site Ziyaretçi Trafiği (HİT)ile ilgili daha fazla makaleye ulaşmak için lütfen tıklayın.

P. Bahar Özbal
09.07.2010
www.makalemarketi.com

İnternette Para Kazanmak İçin Sabırlı Olun!

İnternet’te para kazanmanın belki de en önemli adımı, internetten para kazanmayı gerçekten yürekten istemek, arzu etmektir. İnternet’te pek çok web sitesi ya da online işin başarısızlıkla sonuçlandığını görmekteyiz. Unutulmaması gereken: İnternet, sizi ‘hızlı yoldan zengin’ edecek bir mecra olmadığıdır. Güçlü internet kazançları ancak çok çalışma, uzun gece mesaileri ve online para kazanma hedefi ile elde edilebilir tıpkı bir inşaatın her bir tuğlada yükselen katları gibi emek ve sabır ister.

İnternetten para kazanmak için öncelikle çok çalışmayı göze almalısınız. Günler geceler boyu yorulmaksızın çalışmalı, en yenilikçi pazarlama sistemlerini araştırmalı, web sitenize trafik sağlamaya yönelik yolları öğrenmeli ve internetten para kazanmaya başlamadan evvel bu saydıklarıma büyük bir inançla bağlanmalısınız.

* İnternetten para kazanmak için ilk olarak insanların satın alma nedenlerine ilişkin bir analiz yapıp, temel bir anlayış geliştirmelisiniz. Online alışverişlerde satın alma psikolojisi ile offline alışverişlerdeki standart satın alma psikolojisi benzerlikler taşır. İnsanların online alışverişi tercih etmelerinin altında; kendilerini genç, mutlu ya da daha varlıklı veya daha zevkli hissetme duygusu vardır.

* İnternetten para kazandırmaya uygun bir ürün bulmalı ya da geliştirmelisiniz. Pazarlamasını üstlendiğiniz ürün ya da hizmetin online alışveriş yapmayı tercih eden insanların duygusal ihtiyaçlarını karşılayabilecek niteliklerde olması önemlidir. Öyle ki pazarladığınız ürün ya da hizmet hedef kitlenin kendisini genç, mutlu, varlıklı ya da zevkli hissettirecek niteliklerde olmalıdır.

* İnternetten para kazanmak için, hem online hem de offline pazarlama yöntemlerini iyice öğrenmelisiniz. İnsanları satın almaya yönlendiren nedenleri öğrenmelisiniz. Hazır şablonlardan copy/paste yaparak iyi ve başarılı bir online pazarlama sistemi geliştiremezsiniz.

* Yaptığınız her şeyi test etmelisiniz. Çoğu zaman offline pazarlamanın aksine online pazarlamada daha geniş alanlarda analizler yapmak gerekir. Milyonlarca e-mail gönderebilir ya da binlerce PPC geliştirebilir veya her gün yüzlerce ziyaretçi çekebilirsiniz. Size para kazandıracak ya da sizi başarısız kılacak ziyaretçi portresini iyice belirlemelisiniz. Düzenlediğiniz her bir kampanyada, kazanç sağlayan ya da karlı olmayan alanlarınız olacaktır. Eğer hangisinin ne olduğunu çözümleyemez ve elemine edemezseniz yanlış alanlarda pazarlama kampanyanızı sürdürür ve sonuçta başarısız olursunuz.

* Pazarlama yapmaya başladığınızda, yeni başlangıcın getirdiği heyecanla düşünülmeksizin saatlerinizi konuyla ilgili harcıyor olacaksınız. Sabahlara uzanan çalışma saatleri içinde düşük bütçeli reklam çalışmaları, konunuzla alakasız sitelerle yapılan link alışverişlerine yönelmeniz doğal. Ancak çalışmalarınızı çok daha büyük titizlikle gerçekleştirmeniz gerektiğini anlamanız uzun sürmeyecek. Kaliteli ve nitelikli ziyaretçiye sahip olmak için, pazarlama kanallarını daha iyi analiz etmeli, bütçenizi doğru reklam kampanyaları içinde harcamalısınız. Ne kadar çok ziyaretçi çektiğiniz değil, ürün grubunuzu ya da hizmetinizi tercih edecek ne kadar kişiye ulaştığınızdır önemli olan.

* Sonuncusu ama belki de en önemlisi, kararlı ve inançlı olmaktır. İlk aylarda online dünyada çok büyük paralar kazanamaya bilirsiniz ama hayallerinize ulaşmak için kararlı davranmalı ve sonuç alana kadar da inancınızı kaybetmeden çalışmaya devam etmelisiniz. Yoğun çalışmanın ardından haftada ortalama 80-90 saatlik çalışmaların sonucu kendinizi yorgun hissedecek ve hatta bu nedenle vazgeçme noktasına geleceksiniz. İlk ayların heyecanını geride bıraktığınız göz önüne alınırsa şimdi artık daha sağlam adımlarla ilerlemeli iyi bir zaman planı yaparak çalışmalarınızı sürdürmelisiniz. Bunun yerine bırakmayı tercih ederseniz üzerinde emek harcadığınız her şeyi kaybedersiniz. Asla vazgeçmeyin! E Ticaret ile ilgili daha fazla makaleye ulaşmak için lütfen tıklayın.

P. Bahar Özbal
03.07.2010
www.makalemarketi.com

Email Marketing İçin Kişisel Eposta Listesi Oluşturma

Online çalışmalarınızın tanıtım ve pazarlama stratejileri için kişisel eposta adres listesi ve email listesi oluşturmanın önemi büyüktür. Elbette doğru kurallar çerçevesinde bir liste hazırlanmış ise. Her gün pek çoğumuzun email adreslerine yüzlerce tanıtım içerikli mail ulaşmakta… Bu epostaların büyük bir bölümü ise daha açılmadan çöp kutusuna gönderilmekte hatta “spam” olarak işaretlenerek bu geri bildirimlerin önüne geçilmeye çalışılmakta. Konuya empati ile yaklaşalım... Hanginiz tanımadığınız firma ya da göndericiler aracılığı ile epostanıza ulaşmış bir maili açmak istersiniz? Peki, abonesi olduğunuz halde her gün ya da her hafta tarafınıza ulaşan “newsletter” ya da bilgilendirici mailleri açmaya ne kadar süre devam edersiniz? Talep edilmiş olsa dahi, yapılan araştırmalar gösteriyor ki; rutinde süreklilik gösteren ve yenilikçi olmayan, merak uyandırmayan epostalar bir süre sonra “trash” menüsüne gönderilmeye mahkumlar…

Peki, online pazarlamanın can damarlarından biri olan e posta tanıtım programları nasıl işler ve sizi hedef kitlenizle nasıl sağlıklı bir şekilde buluşturabilir?

Pazarlama Faaliyetlerinizi Destekleyecek Kişisel E posta Listenizi Oluşturun! Online pazarlama gerektiren çalışmalara yeni başlayan pek çok firma ya da şahıs ilk olarak satışa sunulan e-posta adres listelerinden temin etmeye çalışırlar. Oysaki bu listenin içinde bugüne kadar pazarlamasını yaptığınız ürüne hiç ilgi duymamış, kim bilir belki de duymayacak pek çok kişi ya da firma olması muhtemeldir. Harcadığınız bedel karşılığında hedef kitlenizle bile buluşamayacak olduktan sonra e-mail marketing yani e-mail pazarlama yapmaya çalışmanın size ve işinize nasıl bir fayda sağlamasını bekleyebilirsiniz?

Yapmanız gereken asıl doğru çalışma işinizle ilişkili kişisel e-mail lisenizi oluşturmaktır. Böylece gönderimleriniz sizi tanıyan, merak ve takip eden kişilere ulaşacaktır. Bu da sizi bir başkasının listesini kiralayarak “spam mail” olma kategorisinden çıkararak “safe mail” yani güvenilir mail olmaya taşıyacaktır.

Kişisel eposta listesi oluşturmanın bir diğer avantajı da listenin size özel ve özgün olmasıdır. Satışa çıkarılmış bir eposta listesi demek aynı listenin sizin gibi yeni başlangıç yapan pek çok firmaya da satıldığı anlamına gelir ki bu da aynı mail adresine bir gün içinde sizin çalışmanıza benzer güven duyulmayan adreslerden onlarca mail gönderimi yapıldığını gösterir.

Kişisel Eposta, E mail Listesi Nasıl Oluşturulur?
Her şeyden önce bir web adresinizin olması gereklidir. Bu web adresinde oluşturacağınız sitenin çok komplike bir site olması gerekmiyor. Bu alanda sadece konuyla ilgili kişilerin ilgilenebilecekleri doküman ve bilgilerin olması yeterlidir.

İkinci adım, oluşturduğunuz web sitenize bir otomatik cevaplayıcı sistemi yani “autoresponder” hesabı tanımlamaktır. Bu hesap sizinle potansiyel alıcı arasındaki iletişimi geliştirmek amacı ile kurgulanır. Pazarlama ve tanıtımını gerçekleştirdiğiniz konuya ilişkin bilgi almak isteyenlerin bu “autoresponder” sistemi aracılığı ile e-mail adreslerini girerek sizinle iletişime geçmeleri istenir ki bu zaten sizin hedef kitlenizdir.

Asıl ve önemli nokta bu sistem ile toplamakta olduğunuz e-mail adresleri ile kurulacak iletişimde yani gönderimlerinizde saklıdır. Eğer gönderimlerinizi klasik tanıtım e postalarından farklı olarak gerekli bilgi aktarımı amaçlı kullanabilirseniz o zaman hedef kitleniz sizden gelecek e postaları dört gözle beklemeye başlayacak ve her zaman güvenli ve hedef kitle ile buluşabilir bir e posta listesine sahip olacaksınız.

Sabırlı olmalısınız. Bir gecede büyük bir e posta listesi oluşturmayı beklemeyin. Zamanla, adım adım ilerledikçe göreceksiniz ki kişisel bir eposta listesi oluşturmakla aynı zamanda bir iş modeli de oluşturmuş olacaksınız. Bu iş modeli size uzun vadede devamlılık arz eden müşteri profilini sağlayacak güçtedir.

Önemli olduğunu düşündüğüm bir küçük püf noktasını da paylaşmak isterim. “autoresponder” sistemini kurgularken, sistemde çift onay mekanizmasının olmasına dikkat etmelisiniz. Bundan kasıt nedir diye sorabilirsiniz. Çift onay, web sayfanıza gelerek konuyla ilgili bilgi almak için mail adresini sizinle paylaşan kişilerden talep edilen aktivasyon kodudur. Bu, aktivasyon kodu ile hem email adresinin doğruluğunu test edebilir hem de gönderimlerinizin “spam” kutusuna düşmesini önlersiniz.

Tüm bu bilgi aktarımının ardından halen email - eposta adres listesi satın almayı düşünenlere bir uyarım olacak. Tek seferlik bir tanıtım için böylesi bir yatırım yaparak kendinizi spam mail olarak tanımlatmaya değer mi? İleride potansiyel oluşturabilecek kişilere ulaşımınızı engelleyecek bu kategorinin bir ferdi olmayın! Kendi kişisel güvenilir eposta adresinizi oluşturun ve uzun vadede güvenilir imajınızı koruyun. İnternette Pazarlama ile ilgili daha fazla makaleye ulaşmak için lütfen tıklayın.

P. Bahar Özbal
05.07.2010
www.makalemarketi.com

Niş Pazarlama Stratejilerinizi Makale Yazarak Destekleyin

Global internet kullanımında makale yazmak, oldukça popüler bir pazarlama yöntemi… Arama motorlarının web sitelerinin sayfa değerlerini, iyi ve özgün içeriğe göre değerlendirmeye başlaması ile birlikte bu yöntem, ülkemizde de yavaş yavaş kullanılmaya başlandı. Daha doğru bir deyişle arama motorları, ülkemizde de reklam, ticaret ve satış odaklı içerikleri daha iyi filtrelemeye başladı ve yeni pazarlama araçlarının kullanımını zorunlu hale getirdi.


Web sitenize trafik çekmek, web sitenizi bilinir kılmak için en iyi yöntem özgün içerikli makale yazmaktır. Neden mi? Çünkü makaleler; arama motorlarının önem verdiği özgün içerikleri oluştururlar. Makaleler, nitelikli bilgi arayışındaki kişiler için anlamlı içerik sunmaya yararlar. Makale yazımının bir diğer avantajı ise yazılan makalenin, makale sahibine web ortamında farkındalık sağlamasıdır.


Makale Yazmak ve Niş Pazarlama (Niche Marketing)
Öncelikle, niş pazarlama ne demektir onu bir tanımlayalım. Niş pazarlama, küçük ölçekli tüketici kitlelerinin ihtiyaçlarını karşılamak amacı ile geliştirilmiş pazarlama biçimine verilen addır. Örneğin, evcil hayvan sahipleri, belli bir grup web kullanıcısı ya da belli bir dini inancı olanlar niş pazarlama hedef grupları olarak tanımlanabilir.

Bu ve benzeri niş pazarlama hedef grupları için, banner, reklam, seri ilanlar, trafik kuşak programları gibi geleneksel internet pazarlama yöntemleri fayda sağlamayacaktır. Bu tarzdaki maliyet etkin kitlesel reklamcılık formları, geniş kitlelere ulaşması planlanan bir pazarlama kampanyası söz konusu olduğunda çok daha etkilidir.

Öyleyse niş bir kitleye ulaşmak isteyen kişi ne yapmalıdır? Niş kitleye pazarlama yapacak kişi, öncelikle niş kitleye vaat ettiği ürün ya da hizmeti gösteren bir web sitesi hazırlamalı ve kitleyi yakalamak için makale yazımını tercih etmelidir. Yazılacak makaleler niş kitlenin ilgisini çekecek bilgilerin ışığında hazırlanmalıdır. Niş kitlenin her hangi bir yerde bulamayacağı, değerli bilgilerle bezeli bir makale olmalıdır. Örneğin kitlesi evcil hayvanlar olan bir ürün grubunu ele alalım hatta bu ürünü daha spesifik hale getirerek tanımlayalım. Ürünümüz ‘kedi kumu’ olsun. Bu durumda niş hedef kitlemiz kedi sahibi olan kişiler ya da kedi beslemeyi düşünen kişilerdir. Yazılacak makalede “kedi kumu seçerken nelere dikkat edilmesi gerektiği” kaleme alınabilir ve bu konu ile ilgili değerli bilgiler aktarılabilir. Böylece bilgi paylaşımı ile hedef niş kitlenin dikkati çekilerek ürün pazarlaması desteklenmiş olur.

Niş pazarlama için makale yazarken en önemli nokta, kaliteli ve değerli bilgi aktarımına dikkat etmektir. Makaleyi gerekli bilgilerle donatın. Konunuzda uzman olduğunuzu okura gösterin. Okurunuzu kendi ihtiyaçlarına yönelik sizden daha fazla bilgi alma arzusu ile doldurun. Bu arzuyu uyandırabilmenin tek yolu da bilgiyi ilk sırada vermekle sağlanır.

Niş pazarlamanın anahtarı iyi, güzel yazılmış makalelerdir. Makale yazın, yazdığınız makaleleri iyi kalitedeki makale sitelerinde yayınlayın ve web sitenizin trafiğinin nasıl büyüdüğünü, hedef kitlenizle doğrudan iletişimi nasıl kurduğunuzu gözlemleyin. Gözlerinize inanamayacaksınız! Article Marketing ile ilgili daha fazla makaleye ulaşmak için lütfen tıklayın.

P. Bahar Özbal
03.07.2010
www.makalemarketi.com

Hedef Belirleme, Hedeflerinizi Hayata Geçirmenin 8 Yolu

Hedef belirleme ve hedefleri hayata geçirmede dikkat edilmesi gereken bazı küçük noktalar vardır. Bu makalede hedef belirlerken nelere dikkat etmeli, hangi sorulara yanıt aramalı ve belirlenen hedefleri hayata geçirirken neler yapmanız gerektiğine dair ipuçları bulacaksınız.

1. Hedef ve amaçlarınızın tam olarak ne/neler olduğunu belirleyin. Kimi zaman vakit kimi zaman nakit problemlerinden ötürü yapamadığınız hayallerinizi, hedeflerinizi amaçlarınızı düşünün. Peki, yeteri kadar zamanınız ve paranız olsa ne yapmak isterdiniz? Önümüzdeki 5 yıl içinde neler yapmayı hedefliyorsunuz? Geride bıraktığımız 5 yıl içinde neler yapmış olmayı isterdiniz?

2. Kendinize madde 1’de sıraladığınız hedefleri neden yapmak istediğinizi sorun. Yapmayı hedeflediğiniz planlarınızı, neden hayata geçirmek istediğinizi bilmeden motive olmak, bu isteklere sarılmak ve onları aktif hale getirmek neredeyse imkansızdır. Bu nedenle, neden ve niçinlerinizi iyi analiz etmelisiniz.

3. Hedeflerinizin gerçekleşebilmesi için hayatınızda neleri değiştirmeniz gerektiğini gösteren bir liste hazırlayın. Çoğu zaman hedeflerimizi gerçekleştirememenin asıl nedeni bunları yazılı olarak listeleştirmememizdir. Hedeflerinizi gösteren bir liste yapma başarısı gösteremezseniz hedeflere odaklanmakta zorluk çekersiniz. Hedefleri gerçekleştirmek için bir zaman planlaması yapmalı ve gerçekleşme süreçlerine odaklanmalısınız.

4. Her bir hedefi kendi içinde küçük hedeflere bölümlendirmek bütüne giden yolda en önemli adımlardan biridir. Hedefinizi küçük maddelere bölün ve her bir madde için zaman tanımlayın. Maddeleri tamamladıkça ana hedefinize giden yolun kısaldığını ve tek seferde büyük bir hedefe yol almaktansa ona adım adım ulaşmanın keyfini keşfedeceksiniz. Ayrıca bu metot size hedefinizi gözünüzde büyütmemeniz adına da yardımcı olacaktır.

5. Hedeflerinize ulaşmak için bir zaman çizelgesi hazırlayın. Çoğunlukla hedeflerimize ulaşmakta zorluk çekeriz çünkü bir zaman çizelgemiz diğer bir deyişle zaman planlamamız yoktur. Hedefleriniz için bir bitiş tarihi belirleyin ve hedef çalışmalarınızı bu tarihe uygun planlayın. Hedeflere ulaşmak için bir başlangıç bir de bitiş tarihi konulması zorunludur.

6. Geliştirmek, büyümek ya da ulaşmak istediğiniz hedefe ilişkin belirlediğiniz sorumlulukları hayata geçirme noktasında güvenilir bir arkadaşınızdan destek talep edebilirsiniz. Bu güvenilir arkadaşınızın eleştiri kabul edebileceğiniz bir kişi olması ve mümkünse bu kişinin de eşiniz olmaması önerilir. Seçtiğiniz kişi ile hedeflerinizi ve bu hedefler için belirlediğiniz zaman planlamasını paylaşarak sizi kontrol etmesini, zaman planlamanızın dışına çıktığınızda sizi tekrar motive ederek plana uygun hareket etmenizi sağlamasını rica edin.

7. Her bir hedefinizi ya da hedefe giden yolda belirlediğiniz küçük hedefleri tamamladığınızda mutlaka bunu kutlayın. Biz insanlar kutlamaları severiz ve kutlamalar bir sonraki hedefe odaklanmada bizi motive edici olurlar.

8- Bir hedefi tamamlayıp ve kutladıktan sonra geriye dönerek prosesleri gözden geçirin ve bu hedefe ulaşırken daha pürüzsüz ya da daha hızlı yol almanın başka yolları olup olmadığını analiz edin. Bu adım size daha sonraki hedef planlamalarınızda dikkat etmeniz gereken noktalara ilişkin ipuçları verecektir. Hedef Belirleme ile ilgili daha fazla makaleye ulaşmak için lütfen tıklayın.

P. Bahar Özbal
02.07.2010
www.makalemarketi.com

Zaman Yönetimi, Zamanı Planlamak Elinizde...

Zaman yönetimi, başarıya giden yolda en önemli adımdır. Zamanı doğru planlayarak yapmak istediklerinizi zamanında yapmak, günü etkin kullanmak, çalışmalarınızı tamamlayarak serbest zaman dilimleri yaratmak başarının anahtarıdır. Peki, zaman yönetimi yetkinliğinizi ikiye katlamak için neler yapmalısınız?

1) Hayatınızdan çalan, zamanı öldüren araçları yaşantınızdan çıkarın. Zaman öldürücüler diye adlandırdığımız araçlar, konsantrasyonunuzu dağıtıcı öğelerdir. Bölünmenize neden olan, bu öğeleri tespit ederek, zamanı doğru kullanmak adına size engel teşkil edenlerin bir listesini yapın ve zaman yönetimi planlamanızda bu öğeleri elemine edecek şekilde organize olun. Örneğin;

* E-mail: Eğer, e-maillerinize gün içinde 30 dakikadan daha fazla zaman ayırıyorsanız bu, E-maillerinizin zamanınızın büyük bir bölümünü çaldığını ifade eder. Elbette bu süre e-maillerinizin işinizin büyük bir bölümünü oluşturması durumunda farklılık arz eder.
* Telefon: Eğer iş yapmayı planladığınız sürelerde telefon fazlası ile çalışmanızı bölüyorsa bu, performansınızı azaltacak ve dolayısıyla da öngördüğünüz süreçlerde iş tamamlamanızı imkansız kılacaktır. Kısacası telefon sizin zaman planlamanız içinde zaman öldürücü bir öğe olarak tanımlanabilir.
* Televizyon: Zamanı doğru planlayarak günü etkin kullanmak için televizyon limitli zamanlarda hayatınıza dahil olmalıdır. Özellikle zamansızlıktan şikayet edenler için günde yarım saat, televizyon karşısında geçirilecek zaman için yeterlidir.

2) Hayatınızda sizin için önemli olan temel şeylerin bir listesini yapın ve önem listenizde yer alan maddeleri hayatınıza katmaya başlayın. Doğru zaman yönetimi yapmanın en önemli anahtarlarından biri öncelikleri belirlemektir bu nedenle ne yapmak istediğinizi bilmeli ve ardından ilerlemelisiniz. Günümüz dünyası çok fazla dikkat dağıtıcı öğe ile çevrili, bu öğelerin önceliklerinizin önüne geçmesine izin vermemelisiniz. Aşağıdaki adımları izleyerek doğru planlamayı yapabilirsiniz;

* Başarmak istediklerinizin listesini yapın
* Başarmak istediğiniz her bir maddenin arasına zaman dilimleri koyun.
* Her bir maddeyi önem sırasına göre dizin.
* Başarmak istediğiniz her bir amacınızın için, hedeflediğiniz zaman dilimine uygun gelişecek bir oyun planı yapın

3) Gün boyunca zaman yönetimi konusuna odaklanmaya başlayın. Ana konsantrasyon noktanız zamanınızı doğru planlamak üzerine olmalı. Hedeflerinizi ve önceliklerinizi belirledikten sonra onları gerçekleştirmeye odaklanmalısınız. Eğer haftalık planlamanız içinde bir şeyler sizin ana hedeflerinizi oluşturmuyorsa, asıl olan hedeflerinizi tamamlamadan bu yeni çalışmaya asla başlamayın. Sizi hedeflerinizden uzaklaştıracak her türlü öğeyi bertaraf etmeyi başardığınızda hedeflerinize ulaşmada da başarılı olacaksınız. Aksi halde hiçbir şeyi istediğiniz şekliyle tamamlayamayıp dolayısıyla da hedeflerinizi gerçekleştiremeyerek kendinizi şu anda olduğu gibi bir zaman kölesi gibi hissedebilirsiniz. Zaman Yönetimi ile ilgili daha fazla makaleye ulaşmak için lütfen tıklayın.

P. Bahar Özbal
01.07.2010
www.makalemarketi.com

Özgeçmiş Nasıl Hazırlanır? CV Hazırlamanın Püf Noktaları

Bu makale de size iyi bir CV bir diğer bilinen adıyla özgeçmiş hazırlamanın püf noktalarını aktaracağım. İyi bir CV hazırlarken, özgeçmişte hangi bilgiler yer almalı?, nasıl tanımlanmalı?, hangi sıralamada gerçekleştirilmeli?, nasıl bir format belirlenmeli?.. en sık sorulan sorulardandır. Unutulmaması gereken en önemli nokta ise hazırlayacağınız CV’nin aslında bir nevi pazarlama hatta satış dökümanı olduğudur.

CV Hazırlamanın Püf Noktaları
Nasıl bir ürün satarken ya da satın alırken o ürünün teknik özellikleri, marka geçmişi, fiyatı, görüntüsü, aynı grupta yer alan ürünlerden ayırıcı özelliklerine dikkat ediyorsak bilinmelidir ki CV yani özgeçmişinizi okuyan işverenler de sizdeki bu ve benzeri bilgileri analiz ederek işe kabul sürecinizi gerçekleştirmektedirler…

CV Diğer Adıyla Özgeçmiş Aslında Sizi Tanımlayan Bir Satış Dökümanıdır!
CV yani özgeçmiş aslında bir satış dokümanıdır. Bir CV; sizin, neyi, neden aradığınızı aktarır. Müracaat ettiğiniz iş ile ilgili kariyer geçmişinizi, talip olduğunuz işe neden uygun olduğunuzu, şu andaki durumunuza nasıl geldiğinizi, önceki iş deneyimlerinizi, eğitiminiz, nitelikleriniz ve ilgi alanlarınız özgeçmişinizi oluşturan yapı taşlarıdır.

İş görüşmeleri sıklıkla “Bana kendinizden bahseder misiniz?” sorusuna aranan yanıtla başlar. Buradaki amaç sizin ne zaman nerede doğduğunuz, nasıl bir çocukluk dönemi geçirdiğiniz, hangi oyunları sevdiğinizi öğrenmek değildir. Amaç, müracaat ettiğiniz işe kendinizi neden uygun gördüğünüzü anlamak, kariyer gelişiminize dair kaydettiğiniz yola ilişkin bilgi almaktır. Bu noktada önerim, CV hazırlarken sıkça karşılaşılan bu sorunun yanıtını bir iki cümlede özetleyen bir giriş yazısına yer vermeniz.

CV’de Giriş Bölümü
İngilizce hazırlanan CV’lerde bu bölümü Summary; Türkçe hazırlanan CV’lerde ise Özet diye tanımlamak doğru olacaktır. Böylesi bir girişle başlamak milyonlarca başvuru arasından CV’nizin işe uygunluğunu ölçümlemekle görevli işe alım uzmanlarının da işini kolaylaştıracak ve sizinle ilgili farklı özellikleri algılamalarını sağlayacaktır.

Örnek: Sabırlı, takım çalışmasına uygun, araştırmacı gibi kişisel niteliklerinizi, karakteristik özelliklerinizi bu alanda açık ve dürüst bir şekilde sıralayabilir; edindiğiniz deneyimi “…… alanında …. yıldır çeşitli görevlerde edindiğim bilgi birikimi ve alt yapımla şirket profilinize uygun olduğumu düşünmekteyim” şeklinde bir yazıyla özetleyerek bu alana yerleştirebilirsiniz.

CV’de Profil-Giriş Bölümü Özeti Hazırlarken:
Profiliniz kısa cümlelerle açıklayıcı ve aşağıdaki sorulara yanıt verir nitelikte olmalıdır.

* Hangi alanda, hangi sektörde ve nasıl bir görev arıyorsunuz?

* Bu göreve ne vaat edebilirsiniz? (donanımınız)

CV yani özgeçmiş hazırlarken bir özet ile başladığından emin olun. Bu işverene veya insan kaynakları firmalarına “ne aradığınızı” anlatmak ve CV’nizin devamında okuyacakları geçmiş donanımınız ile ilgili kısa bir bilgi aktarmak için idealdir. İnsan Kaynakları Firmaları ya da işe alım uzmanları bu bölümü okuyarak ne aradığınızı anlayabilir ve eğer profiliniz de özete uygun ise, sizi olumlu CV’ler arasına hızlıca ayırırlar. Yüzlerce CV arasından sıyrılmanın püf noktası özet hazırlamaktan geçer.

CV’de İş Deneyimlerinizi Aktarırken:
CV hazırlarken İş deneyimlerinizi en son işinizden başlayarak ilk deneyiminize kadar sıralamalısınız. Şirket adı, unvan gibi bilgilerin yanı sıra varsa yürüttüğünüz projeler ve iş tanımınız içinde yer alan görevleri bu alanda aktarmak, bağlı bulunduğunuz organizasyon içinde üstlendiğiniz çalışmalar ve pozisyon üzerindeki yetkinliklerinize dair işe alımı gerçekleştiren kişi ya da kişilere bilgi vermeye yarar. Bunu yaparken çok uzun maddeler halinde detaylı bir aktarım yapmak yerine kısa ve öz bilgi aktarmak detayları mülakata bırakmak önemlidir.

Günümüz koşullarında ne yazık ki pek çoğumuz, mezun olduğu okul branşından farklı uzmanlıklara yönelmekte, kariyer planlamasını yaparken birden farklı iş deneyimine sahip olabilmekte, askerlik, evlilik, doğum gibi gerekçelerle kariyerine ara verebilmekte ve hatta kendi işini kurmak adına girişimde bulunabilmekte… Korkmayın yalnız değilsiniz. Pek çok kişi tıpkı sizin gibi çeşitli nedenlerle kurumsal şirket yapılarına ara verebiliyor. İş görüşmelerinde bu konulara açıklık getirmek önemli... Neden, nasıl, ne zaman sorularını içtenlikle yanıtlamalı, kariyer planlarınızın bundan sonraki dönemine dair doğru bilgi aktarımında bulunmalısınız. Bu anlatımın ilk adımı, bu süreçleri CV’de doğru yansıtmaktan geçiyor. Bahsi geçen dönemleri ve verdiğiniz araya ilişkin kısa detaylara CV’nizde yer verin. Mezun olduğunuz bölümden farklı bir kariyer planı yapmaktaysanız bunu destekleyen çalışmalarınızı, eğitim ve sertifikalarınızı, iş deneyimlerinizi aktarın.

Unutmayın şu anda bir işiniz olmadığına göre; işiniz iş aramak.

CV’de Eğitim Bilgisi, Donanım ve Diğer Özellikler

CV hazırlarken eğitim bilgisini üçüncü sıraya yerleştirmelisiniz. Tıpkı İş deneyimlerinde olduğu gibi eğitimi de en son mezun olduğunuz okuldan başlayarak sıralamalısınız. Bu bilgide ilköğretim dönemine kadar inmeniz gerekmiyor. Önemli olan, bilgi ve deneyimlerinizin dayandığı alt yapıyı işe alım uzmanına aktarmak. İlköğretim dönemini yalnızca yabancı dil bilgisini destekliyorsa aktarmak daha doğru olacaktır.

Yabancı Dil:
CV’lerde sıkça yapılan ve sonrasında hüsranla sonuçlanan hareketlerden biri de yabancı dil konusunda yanlış bilgi aktarımı. Eğer bir dile hakimiyetiniz ana dil seviyesinde değil ise o zaman çok iyi tanımını kullanmak, hem yazma hem konuşmada yetkinliğiniz eksik ise iyi tanımını kullanmak, aldığınız eğitim sertifika programı seviyesindeyse ve dili aktif olarak kullanmıyorsanız orta tanımını kullanmak görüşme sonrasında dile olan hakimiyetiniz sınandığında iddialı olduğunu seviyeyi desteklemez bir bilgi sergiliyorsanız güvenilirliğinizi sorgu altına aldırır. Bu nedenle Yabancı dil konusunda bilginizi derecelendirirken neyseniz o olmaya ve bu bilginin kaynağını (nerede öğrendiğinizi) doğru şekilde aktarmaya özen göstermelisiniz.

Diğer Özellikler
Eğer her hangi bir kurs, sertifika, seminer programına katılım gösterdiyseniz ve bu da kariyeriniz üzerinde artı bir değer oluşturacak nitelikteyse bu bilgilerin de hazırlayacağınız CV’de yer almasında fayda var. Tekrar hatırlatmakta yarar var. CV sizin satış dökümanınız ve sizi rakip adaylardan ayıracak nitelikler bu tip ayrıntılarda gizli…

İlgi Alanları
CV’nin genelde en son bölümünde yer alan ve sizin iş dışındaki zamanlarınızda yapmaktan keyif duyduğunuz şeylere ilişkin ilgi veren bölümdür. Bu bölümde sosyal aktiviteler, spor ve diğer dallar ile ilgili çalışmalar yer almalıdır. Yapmaktan keyif duyduğunuz her şey bu alana yazılmaya kalkılmamalıdır. Örneğin: Şarkı söylemek:=)

Özetle
İnsan Kaynakları Firmaları ve işe alan da sizin gibi bir insan olduğunu unutmayın. Karmaşık hazırlanmış bir web sitesi düşünün, bölümlemelerin doğru yapılmadığı aradığınızı bulmakta ne kadar zorlanır hatta sıkılırsınız öyle değil mi? Şimdi, insan kaynakları ya da işe alım sorumlusunu düşünün... Yüzlerce CV’nin içinden seçim yapmak zorunda olan. Eğer özgeçmişinizde sizinle ilgili bilgilere ulaşmak zaman kaybı yaratacaksa bu zaman kaybını göze almayacaklardır. İş Arama Teknikleri ile ilgili daha fazla makaleye ulaşmak için lütfen tıklayın.

P.Bahar Özbal
11.05.2010
www.makalemarketi.com

Takım Çalışmasının Önemi, Etkili Takım Çalışması Nasıl Gerçekleştirilir

İster işyerinde olsun ister futbol sahasında ya da bir topluluğun üyelerinin arasında hiç fark etmez, etkin takım çalışması etkili sonuçlar üretir. Başarılı takım çalışması sanıldığı kadar kolay değildir. Etkili takım çalışması birdenbire gelişmez. Uzun ve meşakkatli çalışmaların sonucunda oluşur. Ekip olarak birlikte tutarlı ve sorunsuz çalışmak için pek çok faktör vardır. Peki nedir bu faktörler?
Ekip Çalışması ve Takım Çalışması İçin İhtiyaç Duyulan 5 Ana Faktör

* İyi Liderlik: İyi takım çalışmasının en önemli bileşenlerinden biri iyi liderliktir. Takım lideri süreçleri oluşturabilecek beceriye sahip olmalı, olumlu çalışma ortamını oluşturmalı, motive edici, kararlı ve ekip üyelerinin çalışmaya katılımlarına ilham verecek olumlu yaklaşıma sahip olmalıdır. Etkili bir takım lideri, takım arkadaşlarının moral seviyelerini yükselterek kendilerini destekler ve değerli hissetmelerini sağlar.
* Net İletişim: İletişim, kişiler arası etkileşimin özellikle de takım olmanın en önemli parçasıdır. Takım üyeleri, duygularını ifade edebilmeli, fikir paylaşımında bulunabilmeli, hedeflerini aktarabilmeli ve bir diğerinin bakış açısını görebilmelidirler.
* Rollerin Belirlenmesi: Takım üyelerinin takım içindeki yer ve rollerini bilmesi önemlidir. Hangi görevden sorumlu olduklarını anlamalıdırlar. Takım lideri, takımın oluşumunda net bir şekilde amaç tanımlaması yapmalı ve bu görev dağılımını etkinleştirmelidir.
* Uyuşmazlık Çözümü: Takım fonksiyonları ne denli iyi olursa olsun uyuşmazlık her birleşik çalışmada mutlaka baş gösterir. Çatışma problemlerine karşı geliştirilebilecek en etkili metot, çatışma çözümü yöntemleri yapılandırmaktır. Ekip üyeleri endişelerini korkusuzca seslendirebilmelidir. Uyuşmazlık problemlerini görmezden gelmek yerine hızlıca çözüme ulaştıracak çözümlere sahip olmak her zaman için iyidir. Bu tip durumlarda tavsiye edilen yaklaşım, takım liderinin uyuşmazlık yaşamakta olan tarafları birlikte dinleyerek, taraf tutmaksızın objektif bir bakış açısıyla birbirlerinin takım içindeki rollerini anlamaları yönünde bilgilendirmesidir.
* İyi Bir Örnek Oluşturun: Takım lideri, takım arkadaşlarına iyi örnek oluşturmalıdır. Takım üyelerini olumlu, bağlı ve motivasyonlu tutabilmek için, liderin kendisinin bu niteliklere sahip olması gerekir. Takım, destek için liderinden güç alır, bu durumda olumsuz ruh halindeki bir liderin rehberliği felaketi beraberinde getirir.

Takım çalışması büyük başarılara imza atabileceği gibi büyük başarısızlıklara da sebebiyet verebilir. Bu nedenle organizasyonun nasıl işleyeceğini bilmek size yaşanabilecek olumsuzlukları bertaraf etmekte yardımcı olacaktır. İnsan Kaynakları ile ilgili daha fazla makaleye ulaşmak için lütfen tıklayın.

P.Bahar Özbal
07.04.2010
www.makalemarketi.com

Sosyal Medya'nın Pazarlama ve Tanıtım Faaliyetlerine Katkısı

Geleneksel pazarlama sistemlerinden daha etkili bir şekilde sosyal medya ağları kullanılarak potansiyel müşteriye ulaşmak artık mümkün. Halkla İlişkiler, Kurumsal İletişim, Pazarlama, Reklam ve benzeri iletişim kanallı sektörler de bu gelişmeden payını alarak hizmet ağlarına “Sosyal Medya” yönetimini eklemeye başladılar. Bu minvalde en hızlı gelişim gösteren ve adaptasyon sağlayan halkla ilişkiler firmaları oldu. Gün geçmiyor ki sosyal medya destekli bir halkla ilişkiler firması sektöre adım atmasın. Sosyal medya halkla ilişkiler firmaları düzenledikleri kampanyalarla hizmet vermekte oldukları şirketleri, hedef tüketici kitleleri ile buluşturmayı hedefliyor. Hatta bu noktada şirketlere iletişim hatlarını daha da açarak toplumun ürün ya da şirket hakkında söylediklerine ulaşabilme şansı tanıyorlar. Bir çeşit CRM gibi de algılanabilecek bu uygulama sayesinde, yeni ürün grubu ya da şirketiniz ile ilgili geliştirilmesi gereken noktaları hedef tüketicinizden duymanız sağlanıyor.


Sosyal Medya kanallarını kullanarak, potansiyel müşteri grubunuzla siz de kişisel iletişim kurabilirsiniz. Bu tarz bir iletişim, marka değerinizi arttıracak ve marka bilinilirliğiniz üzerinde olumlu ve güven dolu bir izlenim oluşturacaktır. Böylesi bir iletişim ayrıca hedef kitle alışkanlıklarını ya da profilini ölçümleme şansını da size verecektir. Sosyal Medya kanallarını kullanarak hedef kitlenizin tercihlerini öğrenmek size zaman, para ve efor tasarrufu da sağlar.


Sosyal Medya Kanalları İle Pazarlama Gücünüzü ve Marka Değerinizi Artırın!

1- MakaleMarketi.com

Günümüzde tüketici profili süslü cümlelerle hazırlanan cilalı kampanyalardan ziyade, kendisini bilgilendirmeye, tercihlerini şekillendirmeye yönelik bilgi aktarımında bulan markalara değer vermekte. Bu bilinçten hareketle uluslararası platformda yıllardır uygulanmakta olan “article marketing” yani makale pazarlama bir diğer deyişle makale ile pazarlama yeni yeni ülkemizde de uygulanmaya başladı. Bu konunun öncülerinden biri de bu makaleyi yayınlamakta olduğum ve size ulaşmasını sağlayan MakaleMarketi.com. Sosyal medyanın gücünü şirket çıkarlarınız doğrultusunda kullanabilmek, tanıtım yerine bilgi aktarımı ile doğru bir marka profili oluşturabilmek için bu ve benzeri mecraları aktif olarak kullanmanız gerekmektedir.



2- Twitter

Twitter’ın hayatımıza dahil olması ile birlikte kısa ve anlık gelişmelerin paylaşımı da günlük alışkanlıklarımız arasındaki yerini almaya başladı. Peki böylesi bir mecra ile şirketinize nasıl bir fayda sağlayabilirsiniz? Cevap çok basit: Sonsuz… Eğer hedef kitleniz tarafından takip edilebilir güncellikte ürün, hizmet ve şirket bilgilerinizi Twitter aracılığı ile güncel tutmayı başarabilirseniz o zaman bu size itibar ile birlikte güven kazandıracak ayrıca büyük kampanyalara gereksinim duymaksızın yeniliklerden tüketici kitlenizi haberdar edebileceksiniz demektir. Hedef kitle ile kuvvetli iletişim kurmanın etkili yollarından biri olan makale ile pazarlama ve twitter aracılığı ile kısa bilgi aktarımını şirket tanıtım politikanıza dahil edin. Güncel bilgi aktarımı potansiyel ve mevcut müşteriler nezdinde şirket itibarını arttırmaya yönelik önemli bir adımdır. Satışını yapmakta olduğunuz ürün ya da hizmet konusunda hedef kitlenizin sizden emin olması gerekir aksi halde tercihlerini sizden yana kullanmazlar. Eğer mevcut müşterileriniz size olan güvenlerini yitirirlerse siz de potansiyel müşterilerinizi yitirirsiniz.



3- Facebook

Facebook kitlelerle iletişim kurmanızı ve geliştirmenizi sağlayan mükemmel bir sosyal ağdır. Pek çok kişi Facebook’u kişisel kontakları ve eğlence amaçlı kullanıyor ancak, birçokları için facebook sektör ve iş hedefleri için farkındalık yaratmak amacı ile tercih ediliyor. Hayran sayfası oluşturarak konuya ilgi duyanları, mevcut ve potansiyel müşterileri bu sayfada buluşturmak farkındalık yaratmak için ideal. Şirket farkındalığına sahip olmak bir halkla ilişkiler kampanyası başlatmanın en önemli adımıdır. Alıcılarınız, tedarikçileriniz ve potansiyel müşterilerinizin hizmet ve/veya ürünlerinizden haberdar olması yani sizinle ilgili bilinçli olmaları gerekir. Açılım ve güncellemelerinizin bildirilerek potansiyel kitlenin ürün ve/veya hizmetleriniz konusunda bilgilenmelerini sağlamanız gerekir.

Sosyal Medya harika bir halkla ilişkiler kaynağıdır. Ona uzaktan bakmak yerine avantajlarından faydalanmaya başlayın. Doğru kullanım ile iş alanınız ile ilgili farkındalık oluşturabilir, müşterilerinizin güvenini kazanabilirsiniz. Bunların yanı sıra müşterilerinizle birebir iletişim kurabilir, onların ihtiyaç ve tercihlerini anlayabilir, buna bağlı çözümler geliştirerek markanızı sağlam temellere oturtabilirsiniz. İnternet ve Online İşler ile ilgili daha fazla makaleye ulaşmak için lütfen tıklayın.

P.Bahar Özbal
27.03.2010
www.makalemarketi.com

9 Adımda Medyanın Aradığı İsim Olun!

Hiç dikkatinizi çekti mi gazete ve dergilerde bazı isimler sürekli olarak haber olurlar, alanları ile ilgili bir haber söz konusu olduğunda hep o aynı isimlerin söylemlerine yer verilir... Tasarım, kozmetik, yatırım bankacılığı, otomotiv, ekonomi hangi sektörden olursa olsun her birinde uzmanlığı güven uyandırmış bir isim mutlaka vardır ve herbir medya kurumu ilk olarak o isimlere ulaşır. Peki, sizce bu tesadüfen elde edilmiş bir hak mıdır? Elbetteki hayır. Bu sektörün uzmanı kabul edilme yolunda kişisel veya çalışılan halkla ilişkiler şirketinin sarfettiği efor ile mümkün olmuş sabit bir başarı öyküdür. Siz de bu kişilerden biri olabilirsiniz.

Nasıl mı? İşte izlemeniz gereken yollar...


1. İlk adım kendinize spesifik bir uzmanlık alanı belirleyin. Her alan bir sektöre bağlıdır, doğru ancak uzmanlığınızı tanımlarken sektörü bütün olarak adreslerseniz bu sizi resmin bütünü içindeki ayrıcalıklı parça yapamaz. Örneğin mesleğiniz “yaşam koçu” olsun. Alanınız içinde spesifik bir nokta belirlerseniz (insanlara yeni bir iş edinmeleri konusunda yardımcı olmak gibi) bu size her konunun uzmanı olarak kendinizi lanse etmekten çok daha büyük başarı getirecektir. Bir başka örnek de yatırım bankacılığı üzerine verelim. Eğer insanlara yatırım yapmanın püf noktalarını genel bir başlık altında anlatmaya kalkarsanız bu, o sektörün uzmanı olarak sizi tanımlamaya yeterli gelmeyecektir. Oysa alanınızı “çocuklarınızın eğitimi için nasıl yatırım yapabilirsiniz” konu başlığı üzerinden belirlerseniz bu spesifik durum muhabirin aklında ilk olarak sizin adınızın oluşması anlamına gelir.


2. Basın bülteninizi hazırlayın. Siz kimsiniz, açık ve kesin olarak hangi alanın adamısınız? Eğer bülten yazmakta zorlanıyorsanız bu konunun uzmanı bir kişi ile iletişim kurabilirsiniz. Bülteninizin bir enerjisi olmalı. Muhabirin ilgisini daha ilk paragrafta yakalayacak ve tüm bültenin okunmasını sağlayacak bir enerji. Eğer bunu yakalayabilirseniz tüm bültenin okunduğundan ve daha fazlası için de sizinle irtibata geçileceğinden böylece emin olabilirsiniz.

3. Hedef yayınlarınızı tanımlayın. Bu tanımlamayı yaparken potansiyel müşterilerinizin okudukları yayınlar, izledikleri televiyon kanalları hatta takip ettikleri on-line yayınlardan yola çıkabilirsiniz. Hedef kitleniz bu noktada size referans olacaktır. Sadece Odaklanın.

4. Bir basın kiti oluşturun ve gönderin. Kitin içinde; sizinle ilk defa tanışacakları için bülteninizin yanı sıra detaylı bir özgeçmiş ve fotoğraflarınızdan oluşan bir CD’de olması bunların kurumsal bir biçimde hazırlanması önem taşır.

5. Kendinizi ilk aylarda sık sık hatırlatmanızda fayda var. Bunun için her ay ya da hafta uzmanlık alanınıza yönelik hazırlanmış yeni bir basın bülteni gönderin.

6. Muhabir tarafından istendiğinde gönderilmek üzere her türlü ekstra detayın hazırlıklarını tamamlayın. (fotoğraf, biyografi, logo gibi)

7. Basına sizinle kolayca iletişim kurabilecekleri geçerli bir telefon numarası verin. Bu noktada cep telefonunuzu vermeniz en akılcısı olacaktır, asistan, sekreter ve benzeri üçüncü şahıslar olmaksızın sizinle iletişime geçebilmeleri ranızdaki güven ilişkisini pekiştirecektir.

8. Radyoyu unutmayın. Her ne kadar radyo aracılığı ile hedef kitlenizin tamamına ulaşamayacağınızı düşünüyor ve bundan dolayı bu mecrayı yeteri kadar önemsemiyor da olsanız, radyonun avantajlarını göz ardı etmeyin derim. Radyo sesinizi duyurabileceğiniz etkili bir mecradır. Radyo sizin için bir nevi basın egzersizi olurken aynı zamanda da potansiyel hedef kitlenize ulaşamasanız bile potansiyel hedefinize sizi ulaştıracak basına sesinizi duyurmak için iyi bir araç olacaktır.

9. Kendiniz ile ilgil reklam yapın! Medya için uygun olabilecek yorumlarınızı kendi web sitenizde yayınlayarak işe başlayabilirsiniz. Ya da uzmanlığınıza dair makaleler kaleme alabilir ve yine online ortamlarda yayın yapan bu ve benzeri makale sitelerinden yayına gönderebilirsiniz. Bunun tanınırlığınızı arttırmanın yanı sıra uzmanlığınızın bir belgesi olarak portfolyonuzu da oluşturmak için iyi bir adım olduğunu unutmayın. Halkla İlişkiler ile ilgili daha fazla makaleye ulaşmak için lütfen tıklayın.


P.Bahar Özbal
24.02.2010
www.makalemarketi.com

Spokesman Nedir? Marka Temsilcisi Nasıl Seçilir?

Markayı yaratan kişi sizsiniz diye onu pazarlayacak kişi de siz olacaksınız diye bir kural yok. Bu yanlışa düşen birkaç firma tecrübem olmuştu. Vizyonu ne denli düzgün olursa olsun ürünü pazarladığı kitle ile uyumlu bir bağ oluşturamayan yöneticiler tanıdım. Konu üzerinde ne kadar çalıştıklarının ve emek harcadıklarının hiç önemi yok, eğer kitle ile iletişimde negatif elektrik söz konusuysa bu markaya değer kaybettirir.

Markanızı temsil noktasında bir isim belirleneceği zaman çoğu firma sahibi hemen bu göreve talip olur. Bunun için haklı nedenleri, haklı güvensizlikleri de var olduğu için bu talep onlara çok da doğru gözükür. Oysaki ne denli haklı endişelere sahip olunursa olunsun, firma yüzü-firma sahibi olmamalıdır. Nedeni ise çok açık: Kimse benim malım kötü demez… Herkesin ürünü, hizmeti kendince en iyisidir. Ayrıca unutmamak gerekir ki burada söz konusu kişisel PR değil şirketin ya da markanın PR’ı.

Marka yüzü seçerken şirketlerin yaşadığı en büyük endişelerden biri, bu göreve atayacakları kişinin bir gün kendilerini terk etmesidir. Bu haklı bir endişedir ama salt bu korkudan ötürü şirketin en köklü çalışanını bu göreve atamaya kalkmak da hedefe uygun bir seçim olmayacaktır. Burada önemli olan hedef kitleyle doğru iletişim kurabilecek, sempatik, vizyon sahibi, uzmanlığından emin olduğunuz, sözüyle güven uyandıran bir kişinin belirlenmesidir. Kendini şirket sahibinden daha fazla marka üzerinde hak sahibi gibi gören kişilerse zaman içinde sempati yerine antipati uyandırırlar. Özellikle de basın, bu tip ucuz taraftar numaralarına kanmayacağı için bu noktada siz de, tanıtım çözüm ortağınızın emeklerine bir engel daha yüklemiş olursunuz.

Medya İletişimi Eğitimi Şart!
Firma yüzüne karar verilmesinin ardından bu kişiye konunun uzmanları tarafından medya iletişimi eğitimi verilmelidir. Bu eğitim için halkla ilişkiler ya da reklam ajansınızdan yardım talep edebilirsiniz. Medya ile iletişim söz konusu olduğunda bilginizin ne kadar yetkin olduğunun önemi yoktur. Onlar size yönelttikleri soruların cevaplarını almak isteyeceklerdir. Oysa sizin söylemek istediğiniz/isteyeceğiniz daha çok sözünüz vardır. Bu noktalarda ustalıkla soruları kendinize çevirmenin yolu bu eğitimden geçer. Ayrıca kullanılacak beden dilinin, konuşmadaki samimiyet faktörünün dozajının, kamera önü eğitiminin yazılı röportajlarda benimsenmesi gereken dilin sırrı da yine bu eğitimde saklıdır. Hitap gücü kuvveti, pozitif elektrik veren, empati yeteneğine sahip bir spokesman seçmiş dahi olsanız onu bu iletişim anahtarları ile zenginleştirmeden basın arenasına göndermeyin. Halkla İlişkiler ile ilgili daha fazla makaleye ulaşmak için lütfen tıklayın.

P.Bahar Özbal
09.02.2010
www.makalemarketi.com

Etkili Marka Kaplaması Zaman Alır!

Markalaşma süreci içinde sizin için en önemli adımlardan birini atarak tanıtım çalışmalarına başladınız. İsteğiniz ve talebiniz yaptığınız harcama karşılığında hızlıca geri dönüş almak… Bir an evvel markanız haklı ününe kavuşmalı, rakiplerinin arasından sıyrılarak sektör lideri olmalı, yatırdığınız parayı size geri kazandırmalı ve her şeyden ötesi 7’den 70’e herkes tarafından kabul edilmeli… Bu beklenti içinde olmakta kendinizce haklısınız ama atladığınız bir nokta var. İyi neticelere ulaşmak için gösterilmesi gereken sabır ve bekleme süresi… Nasıl ki bir bebeğin dünyaya gelmesi, bir tohumun filizlenmesi, o çok sevdiğiniz çiçeğin açması ve daha nice örneklendirilebilecek güzel oluşumlar için zamana ihtiyaç varsa şirketinizin markalaşması için de zaman ihtiyaç vardır.


Pek çok şirket yapılacaklar listesini tasarlarken; halkla ilişkiler, reklam, kurumsal iletişim gibi tanıtım faaliyetlerini organize edecek departmanların kurulmasını ya da çözüm ortaklarının bulunmasını bu listenin en alt sıralarına terk ederler. Oysaki oluşumla kurumsallaşma el ele yürümesi ve büyümesi gereken iki olgudur. Buna marka inşası denir ki hiçbir inşaat sadece gerekli olduğunu düşündüğünüz çimento, demir ve tuğla ile yükselemez. Başarılı projelerin tümünde, temel atmadan anahtar teslimine uzanan tüm süreçler planlanmıştır. Ben önce bunun bir kaba inşaatını çıkayım satış noktasında süslemesini yaparım diyerek işe başlayanların büyük kısmının çabaları hüsranla sonuçlanmıştır.


Ülkemizde ne yazık ki bugün dahi tanıtımın önemi bilinmemekte. Bilinmemenin de ötesinde sürece sonradan dahil edilen kişi ya da kurumlardan kısa vadede büyük çözümler beklenmekte. Nice şirket tanıyorum markalaşmak adına çıktıkları yolda el sıkıştıkları çözüm ortaklarından üç-dört ayın sonunda kanlı bıçaklı yol ayrımlarına gelen. Sık duyduğum söylemlerden biridir “neler vaad ettiler kaç ay geçti bir geri dönüş yok!” Bu noktada da haklısınız… Daha önceki makalelerimde, size kısa vadede etkili bir marka kaplaması yapacağını söyleyen kişi ve kurumların yalancı olduklarını söylemiştim. İşte tam da bu noktada iğneyi kendine batırma zamanının geldiğini düşünüyorum. Aceleci davranan sizsiniz… Onlar ise sizinle aynı yola çıkmak için üzeri cilalı kelimelerle, size duymak istediklerinizi söyleyen. Hiçbir firma, hiçbir toplantıda oturup da sizi gerçeklerle yüz yüze getirmek istemeyecektir. İmzalanacak sözleşmenin en az bir yıllık olması gerektiğini sizden bir yıl boyunca her ay belirli bir ücret talep etmek zorunda olduklarını bütün bu ödemelerin karşılığında en erken 6 ayın sonunda geri dönüş almaya başlayacağınızı ve başarının ancak süreklilik arz eden bir programla uzun yıllara taşınan bir işbirliğine varılmasının ardından elde edileceğini… Sektör içinde hepi topu sayıları dokuzu bile bulmayan köylerden kovulmayı kim ister?

Plansız Program Olmaz!
Eğer toparlamak gerekirse, etkili bir marka kaplaması zaman alır. Hatta pek çok durumda, marka kaplamasına yönelik çalışmalar bir anda sonuç vermez. Halkla İlişkiler çiftçilik yapmaya benzer. Ne kadar çok tohum eker, ne kadar çok su verir, bakımını yapar, özen gösterir, zaman harcar ve beslerseniz o kadar verimli hasata sahip olursunuz. İşte bu nedenle markalaşma sürecinize zaman tanıyın, sabır gösterin, emek verin… Kısa sürelerde elde ettiğiniz dönüşlerin başarısına güvenmeyin. Onları büyütmeye ve sürekli kılmaya çalışın. Planlayarak ilerleyin ve her adımda “bir” planı hayata geçirdiğinizden emin olun. Ve unutmayın plansız program, programsız başarı olmaz! Halkla İlişkiler ile ilgili daha fazla makaleye ulaşmak için lütfen tıklayın.

P.Bahar Özbal
08.02.2010
www.makalemarketi.com

Halkla İlişkiler Süreklilik Arz Eden Bir Çalışmadır!

Halkla İlişkiler bilinen diğer adıyla PR, bütçe ya da zamana bağlı olarak bir başlayıp bir vazgeçebileceğiniz bir hizmet türü değildir. Dışarıda hayat hızla akmaya devam ediyor ve içinde bulunduğunuz pazar da hızla gelişiyor. Her şeyden önce bu bilinçten hareketle yola çıkmanız lazım. Rakipleriniz bir kampanyaya başladığında karşı atak olarak PR’ı seçmek sonrada ara vermek, size zaman ve para kaybından başka bir şey kazandırmaz. Sektörün hızlı yol alışına ayak uydurmak ve gelişimi kendiniz için de sürekli kılmanız lazım. Kısa dönemli alınan Halkla İlişkiler hizmetinin sağlayacağı fayda da yine kısa dönemli olacaktır. Kampanya döneminde mutlak kazanç elde edecek, markanızı bilinilir kılacaksınız buna bağlı yansımaları satış raporlarınızda hatta site trafiğinden dahi ölçümlemeniz mümkün.

Peki ya sonra? Tam da dudaklar markanızı fısıldamaya başlamışken başlangıç noktasına geri dönüş neden? Markanızın kısa vadede konuşulur olması ve tercih edilmesi hedefinize ulaştığınız anlamına mı gelir? Eğer yanıtınız evet ise bunu bir kere daha düşünmenizi tavsiye ederim. Dünyaca ünlü markalar her yıl artan bütçelerle tanıtıma yatırım yapmaya devam ettikleri düşünülürse sanırım yanıtınızı gözden geçirmenizin gerekçesini açıklamış olurum.

Kısa vadeli PR hizmetinin başarısı ancak anlık geri dönüşlerle alınabilir. Öyle ise ne yapmalısınız?

Doğru olan 3B kuralını uygulamak. Halkla İlişkileri; Benimseyin, Besleyin ve Bağlanın… Halkla İlişkileri uzun vadede hayatınıza dahil ettiğinizde, marka bilinirliği sağlamanın ekonomik bir çözümü olduğunu keşfedecek ve pazarda sahip olduğunuz yerin sarsılamaz olduğunu göreceksiniz.

Kendinizi kandırmayın’ Bir şirket yöneticisi olarak PR yani halkla ilişkileri siz yapamazsınız! Sizin şirket yönetmek gibi çok daha önemli görevleriniz var. Eğer PR’a ara verirseniz rakipleriniz sektörde yakaladığınız hareketi kendi çıkarları için kullanmaya yönelik bir dizi kampanya ile hareket edecek ve müşterileriniz yeni gelen bu kampanyalara dikkatlerini yönelterek satın alma tercihlerini bu yönde kullanacaklardır.

Halkla İlişkileri (PR) Küçümsemeyin!
Doğru yapıldığında PR, uzun vadede şirket bilinilirliği için değeri büyük katkı sağlar. Hedef kitlenize sürekli ulaşmanın ve onların dikkatlerini üzerinizde tutmanın yolu halkla ilişkilerden geçer. Bu bilnçten hareketle şirketlerin pek çoğu ucuz PR arayışına yöneldi. Beni yanlış anlamayın. Pahalı olan, değerlidir demiyorum. Ama kısa vadeli şirketlerle ya da kişilerle çalışmak yanlış yolun ilk adımıdır diyorum. Bu nedenle çözüm ortağınızı seçerken bunun uzun soluklu bir yol olduğunu aklınızdan çıkarmayın ve kısa vadede size büyük kazançlar sağlayacağını vaad eden gel-geç ortaklardan uzak durun. Halkla İlişkiler ile ilgili daha fazla makaleye ulaşmak için lütfen tıklayın.

P.Bahar Özbal
07.02.2010
www.makalemarketi.com

Halkla İlişkiler Nedir? Halkla İlişkiler Ne Değildir?

Halkla İlişkilerde başarı sağlamanın yolu, halkla ilişkilerin ne olduğunu, ne olmadığını, neden ve nasıl işlediğini bilmekten geçer. Aksi halde, asla doğru ekibi kuramaz, bilinirliği arttırıcı stratejileri oluşturamaz, marka inşasında doğru yolu kurgulayamaz ve en kötüsü de bunları ölçümleyemezsiniz. Halkla ilişkilere ihtiyaç duyuyor olabilirsiniz ya da bu sektöre yeni adım atamış veya yıllardır bu konuya emek vermiş… Halkla İlişkileri anlamadığınız taktirde, asla doğru hizmeti aldığınızdan ya da doğru hizmeti sağladığınızdan emin olamazsınız…


Halkla İlişkilerin Ne Olduğunu ve Ne Olmadığını Öğrenin!
Halkla İlişkiler firmaları ile çalışmaya karar vermiş ya da hali hazırda bir halkla ilişkiler departmanına sahip firmaların pek çoğu, bu alanda hizmet verenlerden ellerinde sanki bir sihirli değnek varmış da bir anda mucizeler gerçekleştirme yetisine sahiplermiş gibi büyük beklentilerin içine girerler. Bu büyük beklentilerinin de değneğin dokunması süreci kadar kısa bir zamanda gerçekleşmesini umarlar. Bu noktadaki çoğu şirketin bir diğer ortak noktası ise markalaşma sürecinde halkla ilişkilere gelene kadar pek çok hayal kırıklığını göğüslemiş ve beklentilerinin karşılığını; reklam, medya satın alması, online pazarlama ve benzeri gibi alanların uzmanlarından alamadıklarını ve son çare olarak kendilerini PR’ın mucizevi kollarına bıraktıklarını söylemesidir. Oysa bilmedikleri: Halkla İlişkilerin bu mucizeyi asla garanti edemeyeceğidir.


Seçtiğiniz çözüm ortağının güçlü bağlantıları olması, sektörü çok iyi tanıması bile böyle bir mucizenin gerçekleşmesi için yeterli değildir. Aksini iddia ediyor ve kısa vadede size güçlü bir marka kaplaması yapacaklarını vaad ediyorlarsa, yalan söylüyorlar demektir! İyi bir Halkla İlişkiler firması ya da bu iş ile uğraşan kişinin marka ihtiyaçlarına göre iletişim planlaması yapması ve bunu da markaya özel kılması gereklidir ki güçlü olduğunu söylediği bağlantılarını, ilişkilerini yıldırmadan hizmet verdiği firma ya da firmalar için kullanabilsin. Tanıdıklarının önemli isimler olması bu tanıdıkların size yarar sağlayacağı anlamına gelmeyeceğini bilmenizde fayda var.


Uzun yıllar halkla İlişkiler sektörüne hizmet vermiş biri olarak altını çizmek istediğim bir diğer konu da halkla İlişkilerin, pazarlamanın hiçbir branşı ile karşılaştırmaması gerektiğidir. PR, reklam değildir! Muhabirler, gazeteciler, editörler hatta blog yazarları sırf biz basın bülteni gönderiyoruz diye her şeyi bir tarafa bırakarak sizin markanız hakkında yazılar kaleme almaya başlamayacaklar. Dünyanın hemen her yerinde yayıncılar, PR’cıların bülten bombardımanı ile karşı karşıyadırlar. İşte bu yüzden onlara bilgi aktarmakla yükümlüyüz, yayınlanmaya değer bilgiler kaleme almak bunu yaparken de reklam dilinden uzak durmak mecburiyetindeyiz. Eğer yayıncılara saygı gösterir, ev ödevimizi doğru şekilde yapabilir ve yazı işlerinde görev yapmakta olanlara değerli bilgiler sunabilirsek doğru basın kaplaması yapabiliriz. Bu da uzun ve meşakkatli bir süreçtir. İşte büyük sözlerle kısa vadede çözüm sunulamayacak olmasının gerekçesinin nedeni de bu süreçte saklıdır. Eğer anlık patlamalarla ilerlemek istiyorsanız o zaman doğru adresiniz reklam olmalıdır, halkla ilişkiler değil… Halkla İlişkiler ile ilgili daha fazla makaleye ulaşmak için lütfen tıklayın.

P.Bahar Özbal
07.02.2010
www.makalemarketi.com

Basın Bülteni Hazırlarken Yapılan 7 Genel Yanlış

İyi bir izlenim sağlamak için basın bülteni çoğunlukla sizin tek şansınız olabilir. Gazeteler, dergiler ve ticari yayınlara her ay kamyon yükü ile basın bülteni ulaşır. Bu da demek olur ki özensiz, hatalı ve faydasız bültenler, haber merkezlerindeki çöp kutusuna ilk ulaşacak olanlardır. Sizin bülteninizin bunlardan biri olmaması için, dikkat etmeniz gereken 7 ölümcül hata!..

1- Bülteninizde yetersiz veya yanlış bilgi aktarımı, özellikle de iletişim bilgileri... Bültenler tamamlanmış, doğru ve özellikli olmalıdır. (unutmayın bir haber bülteni ile basın bülteni aynı şeydir.)

2- Çok uzun yazmak. Bülteniniz bir sayfadan uzun olmamalıdır.

3- Geç Gönderim. Bir davet söz konusu ise bunu medyaya en az 2 hafta evvelinden göndermelisiniz. Dergilerde haber olmak istiyorsanız durum çok daha farklı işler, bunun için 4-6 hafta evvelinden haber akışını sağlamış olmanız gereklidir. Yayınların hazırlık süreçlerini hesaba katarak hareket edin. Hiç bir yayın sizin okuduğunuz gün hazırlanmamaktadır.

4- Haber değeri olmayan bülten gönderimi. Haber farklı olarak ola gelendir. Eğer bir farkı yok ise o zaman o haber değildir.

5- Ticari çıkar sağlamak. Beylik cümleler kurmayın ve muhteşem, inanılmaz, harika, türünün son örneği, çığır açan, sektörede ilk-tek gibi kelime gruplarından uzak durun.

6- İrtibat numarası ya da irtibatta bulunulacak kişi adı vermeyi atlamak. Sayfanın sol üst köşesine bu bilgileri yerleştirerek editörleri bilgilendirin. Böylece konu ile ilgili bir soru sorma ihtiyacı olur ise editörler kiminle iletişime geçeceklerini bilebilirler.

7- Bülten gönderimi sonrası telefonla aramak. Gönderim sonrasında yayın kurumlarını “bültenimizi aldınız mı?” “ ne zaman yayınlanır” gibi sorularla sakın aramayın. Çoğu muhabir ve editörün zamanı yok denecek kadar azdır. Eğer bir şekilde arama ihtiyacınız var ise geçerli bir nedeniniz olduğundan emin olun. Örneğin konuyla ilgili ekstra bilgiye ihtiyaç duyup duymadıklarını sorabilirsiniz. Halkla İlişkiler ile ilgili daha fazla makaleye ulaşmak için lütfen tıklayın.

P.Bahar Özbal
17.12.2009
www.makalemarketi.com

Basın Bülteni Nasıl Yazılmalıdır?

Basın bülteninizi kaleme almadan önce aklınızdaki düşünceleri doğru bir şekilde harmanladığınızdan emin olun. Eğer düşünceniz ürün, şirket ya da hizmetiniz ile ilgili bilgi aktarmak yerine tanıtım yapmak yönündeyse şunu bilmelisiniz ki; satış kampanyasını andıran bir bülten yazmaktaysanız vaktinizi boşa harcıyorsunuz demektir. Satış ve pazarlamayı andıran yazılar hedef kitlenize asla ulaşmazlar.

Peki basın bülteninizi kaleme alırken nelere dikkat etmelisiniz. İşte size basın bülteni yazımının ipuçları;

•Aktaracağınız bilgi konusunda seçici olun: Paylaştığınız bilginin reklam içerikli değil haber değeri taşıdığından emin olun.
•Okuyucuyu yakalayın: Aktardığınız bilgi okucuyu yakalamalı ve bülteni neden okumakta olduklarını ve neden okumaya devam etmeleri gerektiğini hızlıca kavramalarını sağlamalı.
•Doğru şekilde açıklayıcı olun: Bültene her zaman aktaracağınız haberin kısa özeti ile başlayın, bültenin yazıldığı markanın kimliğini daha sonra aktarın. Her zaman sıralamayı bu şekilde yapın, asla önce bülteni yazan kimliğini ön plana çıkarmayın.
•Bağlantı kurulabilir olsun: Eğer bir bülten okuyor olsaydınız onu kendiniz ile ilişkilendirmek istermiydiniz? Unutmayın ki insanlar kendileri ile okudukları arasında bağlantı kurmayı severler.
•Kelimeleri özenle seçin: Basın bülteni yazarken çok fazla edebiyat yapmaktan, fazla sıfat kullanımından ya da argodan kaçının. Bozuk ve argo dille yazılmış bir bülten okuyucunun uzaklaşmasına neden olacaktır.
•Gerçekleri yazın: Kaleme aldığınız bültenin dayanağı “gerçekler” olsun. Unutmayın yalancıları kimse sevmez!
•Bülteninizde yeterli sayıda iletişim bilgisi olsun: Telefon, faks, adres hatta e-mail gibi bütün iletişim bilgilerinizi paylaştığınızdan emin olun. Tüm bu iletişim bilgilerine şirket adınızı ve irtibat kurulabilecek kişi adını yazmayı da unutmayın.
•Tüm bilgilerin tek sayfada toplanmasını sağlayın: Bülteninizi bir sayfa ile sınırlandırmayı hedeflemelisiniz; hiç kimse çok kısa bir bültene ilgi göstermeyeceği gibi sayfalar boyu uzayan bir bülteni de okumak istemeyecektir.
•Formata dikkat edin: Bülteninizi yazmakta olduğunuz mecra seçimine göre özel bir formatta yazmak durumunda kalabilirsiniz. (örnek olarak farklı sektörlere hitap eden dergileri ele alabilirsiniz) Önerilen özel bir format varsa ve siz de bülteninizi bu formatta yazmakta başarısız oluranız tüm çabanızı çöpe atmak şirketinizi yangına atmaktan daha akıllıca bir seçim olacaktır. Doğru formatta ve düzgün yazılmış bir basın bülteni sadece şirketinize dikkat çekmekle kalmaz aynı zamanda pek çok medya geri çıktısı elde etmenizi de sağlar. Eğer doğru formatta bülteninizi hazırlamamışsanız ve hepsinin de ötesinde okuyucunun ilgisini de çekememişseniz bu senaryo asla gerçekleşmeyecektir. Halkla İlişkiler ile ilgili daha fazla makaleye ulaşmak için lütfen tıklayın.

P.Bahar Özbal
16.12.2009
www.makalemarketi.com

Doğru Halkla İlişkiler Firması Seçmenin İpuçları

Bir PR şirketi ile çalışmaya karar vermek, mayınlarla dolu bir tarlada yürüyüşe çıkmaya benzer. Peki adımlarınızı atarken nelere dikkat etmelisiniz?

Seçim noktasında hemen her firmanın bir kere de olsa tekrarladığı en temel hata, sektör öykülerine göre bir halkla ilişkiler firması seçmektir. Nasıl mı? Hizmet alanınızda yer alan farklı markalarla çalışmış bir halkla ilişkiler firmasını sadece sektörü tanıyor diye referans kabul etmek, şirket çözüm ortağı temininde her zaman için doğru bir analiz olmayacaktır. Bunun yerine, dikkat etmeniz gereken; çözüm ortağınızın çalışma sistemlerini nasıl kullandığı, bilgi ve donanımını içinde bulunduğunuz sektöre göre nasıl şekillendirebileceği, basın ile hayata geçirilen çalışmalarda medya iletişiminde ne kadar etkili olduklarını ölçümlemek ve sonrasında karar vermek doğru olacaktır. Unutmayın ki Halkla İlişkiler bir iletişim işidir. Seçtiğiniz çözüm ortağınızda doğru ve rahat bir iletişim kurabilmeniz çok önemlidir. Böylece markanız adına söylemlerinizi doğru aktarabilir ve çözüm ortağınız da vermek istediğiniz mesajı ustalıkla alıp, uzmanlığı ile harmanlayarak medya ile paylaşabilir.

Peki, ilk kez bir Halkla İlişkiler Firması ile görüşürken hangi noktalara dikkat etmeli ve hangi soruları sormalısınız?

Potansiyel Halkla İlişkiler Firmanıza Sormanız Gereken Sorular:

1.Ne kadar zamandır Halkla İlişkiler Sektöründe hizmet veriyorsunuz ve bu zamana kadar medya ile geliştirdiğiniz çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz?
2.Başarılı bir kampanyayı nasıl tanımlıyorlar. Süreçleri nasıl değerlendirdikleri ile ilgili bir fikir alın. Sizin başarıyı nasıl tanımladığınız ile ilgili tartışın ve ortak noktalar bulabiliyor musunuz gözlemleyin.
3.Söz konusu fikir geliştirme olduğunda nasıl çalışıyorlar? Tüm işi sizin yapmanızı mı bekliyorlar? Fikir geliştirmede size sorular soruyorlar ve sonrasında bu soruların yanıtlarıyla size sadeleştirilmiş projelerle mi geri dönüyorlar yoksa sizinle birlikte fikir geliştirmeye yönelik çalışmalar yaparak yaratıcı fikirler mi oluşturuyorlar?
4.Kampanyanızın potansiyel gücünü nasıl değerlendiriyorlar?
5.Her kampanyanın karşılaşacağı zorluklar vardır. Sizin kampanyanız için en büyük zorluğun ne olacağını düşünüyorlar? Seçim yapacağınız firmanın bu konuya öngörülü yaklaşıp yaklaşamadıklarını anlamanız çok önemli. Böylece sorunlarla mücadele edebilecek karşı stratejiler de geliştirebileceklerdir. Bu süreçlerin kolay olacağını söyleyen bir firmayı seçmemelisiniz. İhtiyacınız olan ana meseleyi görmezden gelen ama ağzı çok iyi laf yapan bir tezahuratçı değil, sizinle çalışacak bir çözüm ortağıdır
6.Neden sizinle çalışmak istiyorlar ve bunun neden iyi bir ortaklık olacağına inanıyorlar? Sizin ile çalışmaktan dolayı heyecanlı olup olmadıklarını anlamaya çalışın. Kampanya ile ilgili heyecanlı olup olmadıklarını da analiz edin


Bunlar sormanız gereken sorulardan bazıları. Eminim sizin de buna ekleyecek bir dizi sorunuz olacaktır. Şirketiniz ile seçtiğiniz firmanın birbirini tamamlayacak niteliklere sahip olup olmadığına dikkat etmeyi de aklınızdan asla çıkarmayın. Temsilcilerinizle de iletişim kurmak isteyebilirsiniz. Bunların yanı sıra, eğer yanlış bir hamle yaptığınızda sizi o yoldan döndürecek güvenilir danışmanlara da ihtiyaç duyacaksınız. Eğer seçiminizi akıllıca yapabilirseniz o zaman bu başarılı ve karlı bir ilişkinin başlangıcı da olacaktır. Halkla İlişkiler ile ilgili daha fazla makaleye ulaşmak için lütfen tıklayın.

P.Bahar Özbal
16.12.2009
www.makalemarketi.com